2023 OLMADI SIRADA 2053
Sultan ALPARSLAN’ın MALAZGİRT ZAFERİ ile ANADOLUYA resmen mühür vurup, 10 yıllar önce Anatolyaya gelmiş, Ahmet Yesevi’nin Manevi çeşmesinden feyz almış, Türk’ün EREN’leri ve Dervişleri ile buluşarak, Anatolyayı ANA-DOLU yaparak, Feyz verdikleri, ANADOLU ERENLERİ (Ömer Hayyam, Mevlâna, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaşi Veli vb. Yüzlerce ALPEREN) TÜRK’ün insanlık anlayışını ve İslamiyet’in evrensellik ruhunu Anadolu insanı ile tanıştırmışlardır.
200 yılı aşkın süre ANADOLU’DA insanlığa ışık tutacak bir tarih yazan Müslüman Türk Milleti, FATİH’ in 1453 yılında İstanbul’un Fethiyle, Avrupalının karanlık ortaçağını kapatıp yeni bir çağla insanlığın tanışmasına vesile olmuştur.
“Yaratılanı severiz yaratandan ötürü “ anlayışını gittiği her yere aşılayan bu Müslüman Millet nasıl olduğu bilinmez bir garabetle bu günlere nasıl geldiği bir bilmecedir.
Aslında sağduyu ile düşünüldüğünde bilmece olmadığı rahatlıkla görülür ama içimizde bulunan çok bilenler bu milletin yakasını bırakmaz doğruları öğrenmesini engellerler.
Cumhuriyetimizin kuruluş temellerinin atıldığı kurtuluş günlerini kutladığımız,
Büyük Komutan, Devlet adamı Mustafa Kemal ATATÜRK, silah arkadaşları ve Şehitlerimizi andığımız, 26 Ağustos, 30 Ağustos ve 9 Eylül gibi iftihar günlerimizde, hamasi söylemleri bir kenara bırakarak, şartlanmışlık ve şarlatanlık hislerinden uzaklaşıp, Tarihi gerçekleri görüp, bir nesil yetiştirmeye çalışan Kurum ve Kuruluşların horlandığı ve aşağılandığı bir sistem girdabı içinden kurtulmalıyız.
TÜRK DÜNYASİ ve İSLAM DÜNYASI Toplumlarının tarihi gerçekleri ve zihniyetleri incelenip sorgulanmalıdır.
Geçen çağlar içerisinde TÜRK, Müslüman TÜRK toplumlarının değer yargıları ile diğer dünya toplumlarının ve Avrupa toplumlarının değer yargıları arasındaki farkı görüp kuracağımız bir terazinin göstergeleri bize doğruları gösterecektir.
Bir tarafta, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen ve kadına hiç değer vermeyen Arap toplumları içinden çıkmış adı müslüman olan Ortadoğu Ülkeleri, Diğer tarafta, kadınlarının Meclislerde söz sahibi olduğu bir Türk toplumu,
Bir tarafta, tüm dönemlere ilmi ve ahlâkı ile ışık tutan Türk, Müslüman Türk, Arap ve Fars âlim ve ilim adamlarının baş tacı edilmesi,
Diğer tarafta, Avrupalının, İlim adamlarını deli diyerek sokaklarda gezdirmesi, Giyotinlerde binlerce insanın cezalandırması,
Neden bugün bu durumda? İslam âlemi ile Müslüman TÜRK dünyası diye kendimize sorabiliriz,
Ancak; Kültüründen uzaklaşıp eğitimsiz kalan toplumlar istenilen zeminlere sürüklenmeye müsait toplumlardır. Eğitimin olmadığı öğretimin Ülkemizi ne duruma getirdiğini görüp sorgulamalıyız. Ne olursa olsun, kendi yetiştirdiğimiz gençliği suçlayan ve horlayan egolarımız terk etmeliyiz.
Allah rızası için tarihimizi ve bu günümüzü inceleyip, aradaki farkı görüp kendimizi gerçek yönümüze çevirmeliyiz.
Milli ve Manevi değerlerimize, Tarihimize yakışır bir üslupla sahip çıkıp, Mücadelesini madde üzerine değil Manevi değeri yüksek Tarih, Aile, Millet, Vatan ve Devlet şuuru ile yapan ve tüm bu değerlere sahip, koruyup kollama misyonu olan vizyon sahibi lider ve kadrolarını seçebilme özelliğimizi yakalamamız gerekmektedir.
Tarihi, zamanına ve şartlarına göre değerlendiripondan güç alarak kararlarımızı vermeliyiz.
Öğrenmemiz gereken tarih, Baltacı ile katarina ilişkisi gibi Müslüman Türkün Adap ve Ahlâkına yakışmayan uyduruk söylentileri değil, İstanbul’un fethinin, Yavuz Sultan Selim’in Halifeliği Osmanlıya getirmesinin, bugün Alevi toplumlarının neden O’nu sevmediğinin, sebep ve sonuçlarını yorumlayıp, yabancı zihniyetlere teslim olmadan, bugüne hazırlayıp tarihimizi doğru anlatmalıyız ve uygulamalıyız…
Lozan da kaybettik, satıldık yaygaralarını değil, Müslüman Türk’ ün Lozan da yüz yıllık bir zaman kazandığını, kazandığı yüz yılda neler yapıp yapmadığını, yapamadığını çok iyi tahlil etmeliyiz.
Bunları zihniyetlere teslimiyet şuuru ile değil, Milli şuurla ortaya koyup tartışmalıyız.
40 yıldır yok edemediğimiz Terörün, işbirlikçileri ile destekçilerini, Anadolu tarihimizi çok iyi tahlil ederek bugünkü durumunu değerlendirmeliyiz.
Avrupa Ortadoğu’da ne yapmak istiyor sorusundan önce, Osmanlı o toprakları nasıl elinden çıkardı sorunun doğru cevabını bulup, (2023 geçti 2053) Cumhuriyetin Yüzotuzuncu yılına nasıl ve ne yüzle çıkacağımızın hesabını yapmalıyız, acaba 2053 yılına koyulan hedefe, hangi ayaklar üzerinde gideceğimizi anlatabilmeliyiz.
Türk’ün her zaman bir “Kızıl Elması” vardır.
Maalesef Kızıl Elma hedefini gösterecek liderlere ön verecek şuura sahip bir “Milli ve Manevi zihniyet Alt yapı”sını acilen oluşturmak için çalışmalıyız…
10.Yıl Marşını “Çıktık açık alınla”, Çırpınırdı Karadeniz şarkılarını hamasete kurban ederek okumayı bırakıp. Amerika’nın, alınlarımızı çuvalla neden ve nasıl kapattığının analizlerini yapmalıyız.
Biz Atatürk’ten sonra ÜLKE yönetimine neden liyakatlı ve Vatansever liderleri seçememişiz. Neden yıllardır, mal, mülk, para peşinde, çalalım çaldırmayalım diye koşmuşuz da örfümüz, ahlâkımız, Dinimiz, Diyanetimiz, Eğitimimiz yağmalanırken uyumuşuz, uyuyoruz. Bunları sorgulamalıyız.
2023 olmadı, sırada 2053…
Hiçbir şekilde, Tarih şuuru olmadan Milli şuurumuzun gelişmeyeceğini, Milli uyanışın gerçekleşmeyeceğini görebilmeliyiz, anlamalıyız.
Aksi halde çok hayaller görürürüz
ALLAH’A EMANET OLUNUZ