Reklam

Reklam

Reklam

Reklam

Reklam

Reklam

Reklam

Reklam

Reklam

Reklam

Reklam

Reklam

Reklam
Gazete Torbalı

HEM ALP, HEM DE EREN OLABİLMEK

HEM ALP, HEM DE EREN OLABİLMEK

İnsanlık tüm yaşamı boyunca, yaratılan en değerli varlık olma özelliğinin bilinciyle, kendisini ve tüm insanlığı sevmesi ve ilişkilerinin her türlüsünü göğüsleyebilecek davranışları sergileyerek düşünce üretme yeteneklerine sahip olması, insan için çok önemli bir meziyettir.

Yaşamımızda iyi veya kötü gördüğümüz bir çok olgunun oluşması insan aklının bir ürünüdür. İnsanlar, yaşamlarında kendi yarattıkları birçok zıtlıklar içinde boğuşarak hayatlarını sürdürürler.

Akıl, sevgi ve duygusallık insana bahşedilmiş yaradanın bir lütfudur.
İnsan, sosyal bir varlıktır ve sosyal ilişkilerde sadece insanlara mahsustur. Her insanın sosyal ilişkiler içinde hayatın bazı gerçekleri ile yüz yüze gelmesi hem hakkıdır hem de zorunluluğudur.

İşte tam bu noktada, Maalesef insanlarımızın çoğunluğa varan bir kesimi, doğru sandıkları karanlık yollarda yürürken bir kesimi de doğru olan aydınlık yolda yürümeyi tercih ederler veya etmek zorunda kalırlar.

İnsanlar çoğunluğu, zorlandığının, aldatıldığının, bilemediğinin farkında olmadan, karşısında olanlarla ve kendisine uymayanlarla anlamsız mücadeleler içine girerler.

Bazı insanlarımız, anlamsız bir mücadele içine girmekten imtina etmeyi ve her sorunun hallini, vakar içinde karşılayarak zaman içinde üstesinden gelmeyi başarırlar veya başarma iradelerini ortaya koyarlar.

Sonuç olarak İnsan,
Kesin bilmediği ve ya biliyorum sandığı olay ve kişiler hakkında fikir yürütmemeli, suizan yapmamalı, varsayımlarla hareket etmemeli.
Gözleri ile gördüğünü, kulakları ile duyduğunu vakar içinde akıl süzgecinden geçirip fikir yürütmeli ve yorum yapmalıdır.
“Ben olsam bunu böyle yapardım öyleyse o da bunu yapmıştır” varsayımları ile duygularına kapılıp, nefsine aldanarak, çarpık fikirler üretmemeli, ahkâm kesmemelidir.

Dönüşü olmayan bir yolculuk içinde olduğunu bilmeli ve yolunu seçerken insanlık değerlerini göz ardı etmemelider.
İnsan, susarak kazandığı değerleri, konuşarak harcama lüksü olmadığının bilincinde olmalıdır.
Nefsin Şeytan sofrasında oturmayıp iradenin rahmeti ile ıslanmayı tercih etmelidir.

İnsan, vakar ve kibir arasındaki çok ince bir çizgiyi görebilmelidir. Sahip olduklarının kendisine, yaradan tarafından verilmiş bir emanet olduğu bilincini taşımalıdır. Nefsine ve şeytanın uşağı kibir’e teslim olmamalıdır.
İç dünyasında sonra da sosyal dünyasında kendisini özgür hissedebilmelider.

Özgürlüğünü;
Yiğitlik, dürüstlük gibi hamaset söylemlerin duygusallaştırıldığı bir alan içine hapsetmemelidir.
Özgür olmayı istemeli, özgürlüğü savunmalı ve öncelikle kafasında hapsettiklerini özgür bırakabilmelidir.

Karar aşamasında acaba dememeli, eylemden sonrada keşke dememeli ve vicdan rahatlığı olmalıdır.
İnsan önce kendine karşı sorumlu olmalı ve tüm canlıları ve doğayı karşılıksız sevmelidir.

Ürettikleri fikirler ve yaptıkları eylemler ile toplumun gelişip güzelleşmesine, birlik ve beraberlik içinde mutlu yaşam kurmalarına hizmet etmelidir.
Hem Alp, hem Eren olabilmelidir.

Bana sorarsanız, yaradandan dileğim, Milletimizin ve Ülkemizin menfaatlerini kendi menfaatlerinden üstün kılan, yukarıda birçok önemli özelliklerini yazdığım, Erdem sahibi ve Muhsini bakışlı liderlerin Ülkemizi yönetmesi ve Milletimizin önünde önder olmasıdır.

Kısa ve öz olarak, Erdemli insanlar, kendilerini efendi değil kendine emanet edilen toplumların hizmetkârı olarak görenlerdir.

Not: Milletimizin,
Yeni Yılını ve yeni Yüz Yılını yürekten kutluyorum.
HOŞÇA KALIN

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ